Hissiyat, Fikriyat ve Müzik Yazıları Kullanma Kılavuzu

Merhaba,

Bu yazı, yanlışlıkla bu blog'a uğrayıp okuyanlar için. Burası benim hissiyatımı yani sinirlendiğim, içimi cız ettiren ya da keyif aldığım konuları kendimce yazdığım bir blog. Akıl fikir işlerini yani fikriyatımı ise açtığım ayrı bir blog'da yazıyorum. Sonunda yıllar sonra resmi olarak yeniden konser sezonunu açtığımda gittiğim konserleri kendimce yazmaya karar verdim ve bu yazıları paylaşmak için hissiyat tarafının daha doğru olduğuna karar verdim. Sonuçta bu blogda ara ara gittiğim konserlere ilişkin gördüklerim, çalınanlar vs. ilgili yazıları ve sevdiğim müzisyenler, gruplar, albümler ile ilgili bana ait en saçma fikirleri okuyabileceksiniz.

İlk yabancı grup konser deneyimim Efes Antik Tiyatro'da 1991'deki Jethro Tull konseridir. Ancak, ben konser hayatımın başlangıcı olarak 1998'de Harbiye Açıkhava'daki Deep Purple konserini kabul ederim (Arada bir de Page/Plant'i vardır ki bu konseri yok kabul etmeyi tercih ederim. Neden olduğunu o Kasım ayı ('97'ydi sanırım) Bostancı Gösteri Merkezi'nde olanlar anlar. Efsane insanlar için de atıp tutmak istemem.). O başlangıçtan itibaren son 3-4 yıl hariç hemen hemen her konseri takip etmeye çalıştım.

Konserler için kendimce bir değerlendirme kıstasım var. Konser yazılarımı okurken bu kıstasları dikkate alıyorum. Bunlar;

  1. Mekan
  2. Seyirci
  3. Ses Düzeni
  4. Müzisyenin/Grubun Kendisi ve Tarihçesi
  5. Ekipman
  6. Çalınan Şarkılar
  7. Performans
  8. Bekletilerim
Yukarıdaki kriterlere bağlı olarak kendimce bir notumda olacak tabii ki.  Bu nota katılmayabilir yüksek ya da düşük bulabilirsiniz (ya da "Sen kimsin de not filan veriyon kardeşim." diyebilirsiniz). Bu konuda yapabileceğim pek bir şey yok. Sonuçta not benim notum. Notlamayı 10 üzerinden buçuklu yapacağım. Bugüne kadar benim açımdan 10 alan 3 konser var. Bunlar, '91 Efes Atik Tiyatro'daki Jethro Tull, '98 Harbiye Açıkhava'daki Deep Purple ve 2004 Harbiye Açıkhava'daki Nick Cave konseridir. Benden en düşük notu alan konser ise yine Açıkhava'da 2001'deki Malsteen konseridir ki notu bende eksi mertebesindedir. Belki bu bilgi size notlarımın neye karşılık geldiğini anlatır.

Yazılarda olabildiğince konserde çekebildiğim video, resim vb. görsel bilgiyi, çalınan şarkıları da paylaşacağım, ama dediğim gibi olabildiğince. Anladığınız üzere, tercihlerim ağırlıklı rock müzik olmak üzere, blues, caz ve klasik müzik. hemen hemen her türlü rock müziği (kusasım gelenleri bile) dinlemeye ve izlemeye çalışırım. Blues dünyasında orta seviye kaşif olarak kabul ederim kendimi. Caz ve klasik müzik ise benim bilgi sahibi olmadan dinlediğim müzik türleri. Bunlar dışında, kulağıma güzel gelen her türlü müziği dinlemeye çalışırım.

Yazılara dilediğiniz gibi yorum yapabilirsiniz. Yorum yapılmasını ve farklı görüşlere ulaşmayı çok isterim. Bu sayede, yaşadığım konseri yeniden değerlendirme ve kaçırdığım bazı şeyleri fark etme imkanına sahip olabilirim. Ancak, müzik içinde bir aşk/nefret ilişkisi de taşıdığından holigan taraftar tadında yazılacak yorumlara izin verilmeyecek. Bunun, kişisel bir durumu yok. Sonuçta, konuşulan şey müzik ve müzisyenler/gruplarken birinin çıkıp ana avrat düz gitmesi ya da sırf o grubu çok sevdiği ya da nefret ettiği için aşırı taraflı ve desteksiz sallamalarına pek tahammül edemiyorum. Bruce Springsteen'in No Surrender'da dediği gibi 3 dakikalık bir şarkıdan okulda öğrenemediklerimizi öğrendik. Evet, belki her şarkıdan değil ama bazılarından öğrendik, bazılarından da bildiklerimizi perçinledik. O yüzden, bana küfretmeniz değil ama müzikle, müzisyenle ilişkili abuk sabuk yorumlar yapmanıza göz yummam mümkün değil. Sonuçta bu çöplükteki çöpler benim. Ekstra çöp kokusuna ihtiyaç yok.

Son olarak, konserler dışında arada bazı sevdiğim gruplar, dinlediğim albümler için de düşündüklerimi burada paylaşmaya çalışacağım. Umarım, buraya ayıracağınız bir kaç dakikada keyifli ve yararlı şeyleri okutabilirim.

Şimdilik bu kadar...)


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kraliçe'nin Ölümü

Hadi Bakalım Yeni Baştan... (Ocak 2023'ün İlk Haftasında Müzikte Olan Bitenler)

Gözyaşlarımızı Bitti Mi Sandın?