Kayıtlar

Temmuz, 2010 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

#safakbay

Hiç bilmediğiniz bir yerde, hiç bilmediğiniz birisi ölüyor bu satırı okurken. Bu yazıyı sonuna kadar okuduktan sonra siz her satırda birisinin daha öldüğünü bilmeden ve hiç seslerini duymadan ne yapıyorsanız ona döneceksiniz. Bugün, bir çok iş yaptınız. Müşterilerinize dert anlattınız, arkadaşlarınızla dedikodu yaptınız, raporlar hazırladınız, internete daldınız, öğlen yemeğe çıktınız. "Havalar ne garip oldu bu sene." dediniz bir arkadaşınıza Patronunuzla tatil günü kavgası verdiniz. Yoruldunuz. Ancak, bugün başka bir şeyler daha oluyor. Birisi "Ben ölmek istemiyorum. Bir umut var ve o umuda varmak istiyorum" diyor. Bir öğretmen. Daha doğrusu öğretmen olarak 4 yıl eğitilmiş, mezun olmuş, KPSS'ye girmiş, kazanmış ve atanmayı bekleyen biri. Zor bir hastalıkla, kanserle 5 yıldır savaşan biri. İlk raundu kazanmış, sonra ikinci raund, üçüncü raund. Yine galip gelmiş. Fakat, kanser geri dönmüş ve savaş kaldığı yeren devam ediyor hala. Bir umut var. Burada değil. K

Bu İlk...

Blog sayfamı açalı sanırım 3-4 ay oldu ama ne yapacağımı bilmeden o bana ben ona bakıp durdum bu sürede. Bir meramın olması yetmiyor blog yazmak için bence, zaman ve ilgi de lazım. Benim meramım çok ama zaman ve ilgi için "Tamam. Ben artık bu deveyi güdeceğim." demek lazım. Sanırım bugün o gün. Kafamda bir çok şey var yazmak istediğim. Burayı izleyen olur mu olmaz mı kısmı pek ilgi alanım değil şimdilik. Daha çok kendimi bir disipline sokmak ve kafamdan geçen, bazen sinirlendiğim, bazen keyif alığım ve paylaşmak istediğim şeyleri buraya aktarmak. Geçmişte kitaplara kıyamadığımdan ve çoğu zaman okuduğum kitapları başkaları ile değiş tokuş ederek edindiğimden olsa gerek (ki o kitaplar a okunduktan sonra başka değiş tokuşlara malzeme olurlardı) hep bir not defterim vardı kitap olurken yanımda. Beğendiğim pasajları, paragrafları, şiirleri, vs.'yi o deftere renkli renkli yazardım. Sonra dönüp bakar mıydın o defterlere derseniz "Çok nadir." derim ama yıllar sonra e